İDARİ PERSONEL ZAM İÇİN AKADEMİSYEN CÜPPESİ GİYDİ

Genel Başkan Hanifi Gökçek, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi önündeki açıklamada; isyanımız, feryadımız akademik personel dışındakilerin zam kapsamı dışında bırakılmasınadır, dedi.

" AÇIKLAMAYI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Bakanlar Kurulunca TBMM’ye sevk edilen ve Yükseköğretim Tazminatı ile akademisyen maaşlarında iyileştirme yapılacağına ilişkin tasarıda üniversitelerde çalışan idari personelin ve sözleşmeli öğretim görevlisi personelin kapsam dışında tutulması Sıhhiyede bulunan Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi önünde Eğitim Hak-Sen üyeleri tarafından yapılan eylemde protesto edildi.
Eyleme Haksen Konfederasyonu Genel Başkanı Ayhan Çivi, bağlı sendikaların yönetici ve üyeleri de destek verdiler. Yapılan kitlesel basın açıklamasında zaman zaman ; “Kapı Kulu Değiliz, Emekçiyiz”, “Hocaya Var Da, Bize YÖK ‘mü” , “Torba Yasa Dediler, Emeğimizi Yediler” , “Sözleşmeli Köleliğe Hayır” , “İnsanca Yaşamak İçin Sadaka Değil, Hakkımızı İstiyoruz” sloganlarıyla yapılacak yükseköğretim tazminatı kapsamı dışında bırakılmalarını protesto ettiler.
Eğitim Hak-Sen Genel Başkanı Hanifi Gökçek yaptığı kitlesel basın açıklamasında şunları söyledi;
Ülkemizde son 10 yılda izlenen yükseköğretim politikaları ve yapılan yatırımlar neticesinde hemen hemen her ilde en az bir devlet üniversitesi olacak şekilde 105 adet üniversite kurulmuştur.
Kamuoyunda üniversite denince akla genellikle hocalar ve öğrenciler gelmektedir. Oysa Üniversite kadrolarının yaklaşık yarısını, en mağdur kesim olarak buralarda çalışan, her anlamda üniversitelerde çarkların dönmesine ve hizmetlerin oluşmasında görev yapan 103.000 idari personel büyük rol oynamaktadır.
Özlük hakları çok sınırlı olan idari personel maalesef kendi çalıştıkları, emek verdikleri üniversitelerin olanaklarından bile yararlandırılmıyor, ikinci sınıf insan konumuna konuluyor. Üniversitelerdeki İdari personelin hem sayısı az, hem de iş yükü son derece fazladır. Üniversite içinde en çok haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsiz uygulamalara maruz kalmakta, buna mukabil seslerini de duyurabilecekleri bir kişi, bir makam kısacası bir muhatap bulamamaktadırlar.

Yükseköğretim kurumları olan üniversitelerde idari personel gibi ikinci sınıf muamelesi gören bir kesim daha var ki, onlardan da bahsedemenden geçemeyeceğiz. Sözleşmeli öğretim görevlileri. Üniversitelerde sözleşmeli kadrolarda görev yapan öğretim görevlilerinin mali ve özlük hakları konusunda da önemli sorunlar yaşanıyor. Gerçekleştirilen uygulamalar ve önümüzdeki dönemler için bu personele ilişkin olarak bir iyileştirme yapılmaması, negatif ayrımcılığa tabii tutulmaları da dikkate alındığında, bu personelinde daha yoğun hak kaybı yaşadığı ve yaşayacağı görülmektedir. Düşünün aynı üniversitede aynı öğrencilere benzer dersleri kadrolu öğretim görevlileriyle birlikte okuttukları halde onlardan daha düşük bir ücretlendirmeye tabi tutuluyor,asgari insani yaklaşımları da göremiyorlar.
Aynı zamanda bir akademisyen olan Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu geçen günlerde bayram müjdesi olarak akademik personele Yükseköğretim Tazminatı ile maaşlarında iyileştirme yapılacağını açıkladı ve kısa zamanda Bakanlar Kurulunca da imzalanan Kanun Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderildi. Buna göre, akademisyenlere her ay yükseköğretim tazminatı ile 2014 yılı için profesör, doçent ve yardımcı doçentlere aylık 731,48 lira, araştırma ve öğretim görevlileri ile okutmanlara da aylık 841,20 lira ödeneceği tasarıya konuldu.
Bizler akademisyen maaşlarında yapılacak olan zam ve iyileştirmelere asla karşı değiliz. Esasen tepkimiz, idari personelin ve sözleşmeli öğretim görevlilerinin maaşlarında en az bu zikredilen rakamlar kadar zam ve iyileştirmeyi hak ettiği halde kapsam dışında bırakılmasınadır. İsyanımız, feryadımız bunadır.
2014 yılında memur maaşlarına yapılan zam, maalesef enflasyon karşısında çoktan erimiştir. Enflasyonun memuru ezip geçtiği bir dönemde kamu personeli içinde en düşük maaşları alan üniversite idari personelinin negatif ayrımcılığa tabii tutulmasını kabullenmiyor, bunu şiddetle protesto ediyoruz.
Üniversitede çalışan sözleşmeli öğretim görevlisi ve idari personelin sesi olacağız. Çünkü Türkiye’de çok iş yapan buna karşılık en az maaşa mahkûm edilen, özlük hakları da en çok ihlal edilen bu kesim olmuştur.
Herkes için adaletli olan ve tüm kuralların herkes için aynı olduğu bir yönetim anlayışını Sayın Başbakanımızdan istiyoruz. TBMM’ye sevk edilen Kanun Tasarısı kapsamına tüm üniversite çalışanlarının alınmasını bekliyor ve istiyoruz. Üniversite kampüslerinde, koridorlarında çalışma barışı olsun istiyoruz. Bütün üniversite camiasının moral motivasyonunu buna bağlı olduğunu ifade ediyoruz.
Bugün biz memurların yaşadığı sorunu Nasrettin Hoca’da yüzyıllar önce yaşamış ve olaya anlık tepkisini koyarak kendince çözmüştü. Hoca bir gün, çağrıldığı ziyafete, eski elbisesi ile gider. Hiç kimse Hoca'ya ilgi göstermez, buyur etmez. Bu duruma canı sıkılan Hoca, nedenin kıyafeti olduğunu düşünerek, evine gidip yeni aldığı kürkünü giyer, tekrar ziyafet verilen eve gelir. Hoca'yı kürküyle görenler, onu kapıda karşılayıp başköşeye alırlar. Sıra yemeğe gelince, Hoca kürkünün ucunu sofraya uzatarak, Ye kürküm ye, demeye başlar. Bundan bir şey anlamayanlar, Hayır ola Hoca, ne oluyor? Deyince, Hoca da, İtibar bana değil, kürke olunca bu yemekleri yemek elbette onun hakkıdır! der.
Aradan yüzyıllar geçti anlayışlar hiç değişmedi. Hâkimler, savcılar, akademisyenler gibi biz devlet memurları da belki itibar görürüz diye bugün bütün memurları temsilen cüppe giyeceğiz. Hayırlı uğurlu olsun.
Basın açıklamasının ardından Genel Başkan Gökçek ve üyeler, TBMM’ye sevk edilen Yükseköğretim Tazminatının akademik personel dışında kalan, kapsama dâhil edilmeyen personele de yapılması için cüppe giyerek eylem yaptılar.
Eklenme : 22 Ekim 2014

Bu habere ekli dosya bulunmamaktadır

Facebook'ta Paylaş
Adres : Kültür Mahallesi Yüksel Caddesi No:28/9 Çankaya / ANKARA - Telefon : 0 312 231 2 231 - Faks : 0 312 231 2 231