MEB ARTIK SUÇ BASTIRMAKTAN VAZGEÇMELİDİR
Eğitimin öncelikli ve acil çözüm bekleyen sorunlarından en önemlisi haline gelen atama bekleyen öğretmenler sorunu kronik bir hal almıştır. Zira sayıları 2016 Temmuz ayında 300 bini geçen öğretmen adayları her KPSS’de bir önceki sınavın rekorunu kırmaktadır.
Yılların getirdiği plansız atamalarla ve plansız açılan eğitim fakülteleriyle,
artırılan kontenjanlarla ve Fen-edebiyat fakültelerine verilen formasyonlarla
bu sayı o kadar büyüdü ki artık Milli Eğitim bakanları değişse de sorun
büyümeye devam ediyor.
Öğretmenlik mesleği ihtisas mesleğidir, yani uzmanlık işidir ve
bu uzmanları yetiştiren kurum da Eğitim Fakülteleridir. Ama nedense
ülkemizde öğretmen yetiştiren iki ayrı kurum ortaya çıktı; birincisi asıl işi
ve görevi öğretmen yetiştirmek olan Eğitim Fakülteleri diğeri ise;
Türkolog, biyolog, matematikçi vs. gibi alanlarda uzman, bilim insanları
yetiştiren Fen-Edebiyat Fakülteleri. İşte sorunun asıl kaynağı da burada.
Makine, inşaat mühendisi olmak için mühendislik fakültesi bitirmek,
doktor olmak için tıp fakültesini bitirmek gerekmiyor mu? Peki, neden biyoloji
bitirene doktor olma sertifikası verilmiyor? Çünkü hepsinin görevi farklı ama
iş öğretmenliğe gelince maalesef ziraat mühendisinden, jeoloji mühendisine
kadar sisteme girip öğretmenlik yapan bir sürü insan var ve hepsi de kadrolu
olarak çalışıyor ama asıl işi öğretmen olan insanlar da atanmayı bekliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Semih Aktekin’in, çeşitli alanlarda lisans öğrencileri ve eski mezunlarla birlikte 1 milyon öğretmen adayının atama için beklediğini, yapılacak alımın ise 100 bin civarında olduğunu söyleyerek, öğretmenlere “Başka iş alanlarına yönelin. Her şeyi devletten beklemeyelim” demesi, kronikleşen bu sorunun daha uzun yıllar MEB kapısında çözüm bekleyeceğinin bir işaretidir.
Sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen gibi güvencesiz istihdam uygulamaları hayata geçirilerek, ataması yapılmayan öğretmenler kendi meslekleri dışındaki işleri yapmaya zorlanmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı ülkemizin öğretmen açığını kalıcı olarak kapatmak için somut adımlar atmak yerine sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen gibi güvencesiz ve esnek çalışma istihdamına yönelmeyi tercih etmektedir. Ancak öğretmenlik mezunu bir kişi markette kasiyer değil, sınıfta yerini almalıdır.
En iyi yatırımın eğitime yapılan yatırım olduğu realitesi göz ardı edilmeden sözleşmeli, ücretli öğretmenlik uygulamalarına son verilmeli, bugün eğitimin ihtiyacı olan öğretmen açığı kadrolu olarak karşılanmalıdır.
Eklenme : 03 Şubat 2017